15 Mart 2013 Cuma

2.3 DOĞRU KAVGA ET (GRETCHEN)

Dırdırlanma konusunu halletmek değiştirmeye çalıştığım diğer bazı davranışlarımdan daha kolaydı. Ama sıra ikinci önceliğim olan davranışlarımı yumuşatmaya gelince olay zorlaştı. Evlilikteki çatışmalar iki sınıfa ayrılır:



1. Kesinlikle çözümlenebilecek sorunlar

2. Diğerleri



Ne yazık ki "Paramızı genelde asıl harcayalım?" ve "Çocuklarımızı nasıl yetiştirelim?" gibi ucu açık meseleler sınıfına giren çatışmaların sayısı, daha kolay olan "Bu hafta sonu hangi filmi seyredelim?" ya da "Bu yaz tatilimizi nerede geçirelim?" sınıfına girenlerin ayısından daha fazladır.

Bir miktar anlaşmazlık kaçınılmaz, hatta değerlidir. Ben de Jamie ile nasılsa kavga edeceğimize göre anlaşamadığımız zamanlarda bile gülerek ve sevecenlik içinde geçen, eğlenceli kavgalar istiyordum.
Ayrıca kendi baş düşmanımı da yenmek istiyordum: Öfkeyle parlamak. Çok sık olarak tek taraflı denebilecek bir mini kavgada, evin havasını bozan ani bir kızgınlık nöbeti içinde parlayıveriyordum. Hep (gurur, açgözlülük, oburluk, ihtiras, miskinlik ve kıskaçlık ile birlikte) öfkenin de neden yedi ölümcül günahtan biri olduğunu merak etmişimdir, çünkü bana hiç diğer günahlar kadar ölümcül görünmemişti. Ama anlaşıldığı kadarıyla, o günahların ölümcüllüğü ciddiyetlerinden değil, başka ve daha kötü günahları yaratabilme potansiyelinden kaynaklanıyordu. Ve yedi ölümcül günah içinde benim can düşmanım kesinlikle öfkeydi.
Kavganın stili bir evliliğin sağlığı açısından son derece önemlidir; Gottman'ın "Aşk Laboratuvarı" araştırması bir çiftin nasıl kavga ettiğinin ne kadar sıklıkta kavga ettiğinden daha önemli olduğunu gösteriyor. Doğru kavga eden çiftler ilk buluşmalarından itibaren yaşadıkları her tartışmayı yeniden  yerine bir anda sadece tek bir zor soruna odaklanır. Bu çiftler birden patlamak yerine, tartışmalara daha yumuşak başlar ve "Sen hiçbir zaman ..." ya da "Zaten sen hep ..." gibi bombalardan kaçınırlar. Bir tartışmayı saatlerce sürdürmek yerine ne zaman ve nasıl bitireceklerini bilirler. Kırgınlıkların büyümesini engellemek için gerekli sözcük ya da eylemlerle "tamir girişimlerinde" bulunurlar. Eşlerinin üzerindeki baskıları görür ve ona göre davranırlar; bir koca, karısının kendini işi ve evinin talepleri arasında sıkışmış hissettiğini ya da bir kadın, kocasının kendini karısıyla annesi arasında sıkışmış halde bulduğunu anlar.
Bir evlilikte tatsız anıların azlığı hoş anıların çokluğundan daha önemlidir, çünkü insanlarda bir "olumsuzluk eğilimi" vardır; tatsız olaylara olan tepkilerimiz, hoş anılara olan tepkilerimizden daha hızlı, güçlü ve kalıcı olur. Neredeyse her dilde olumsuz hisleri betimleyen kavramların sayısı olumlu betimleyenlerden daha çoktur. 
Evlilikte eleştirel ya da yıkıcı bir eylemin etkilerini gidermek için en az beş eylem gerekir. Dolayısıyla evliliği güçlendirmenin bir yolu da olumluların olumsuzlardan daha fazla olmasını garanti etmektir. Bir çiftin etkileşimleri genelde sevecen ve nazikse, arada sırada yaşanan tatsızlıkları unutmak çok daha kolaydır. Ancak içimde horlama muhabbetimizin olumsuz etkilerini silmek için her iki taraf açısından da beş eylemden fazlasının gerekeceğine dair bir his vardı.     
    

  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder