Jamie dırdırdan, ben de dırdırcı biri olmaktan nefret ederdim. Yine de bunu çok sık yaptığımın farkındaydım. Araştırmalar bir çiftin arkadaşlıklarının niteliğinin, evliliklerindeki romantizm ve tutku düzeyinden tatmin olup olmadıklarını büyük ölçüde belirlediğini gösteriyor ki arkadaşlık duygusunu (ve tutkuyu) dırdırdan daha hızlı öldüren bir şey daha yoktur. Yani dırdır neresinden bakarsanız bakın kötüdür.
Dırdırlanmaktan vazgeçmeyi kolaylaştırmak için kendime bir "anti-dırdır teknikleri kontrol listesi" yaptım.
· Emredici bir ses tonu kullanma; Emredici bir ses tonu duymak rahatsız edici olduğuna göre birbirimize konuşmadan iş önerebilmenin yollarını buldum. Örneğin giriş kapısının önüne bir zarf koyduğum zaman Jamie işe giderken bunu postaya atması gerektiğini biliyordu.
· Uzun cümle yerine, tek cümle; Kendimi tek sözcüklük andaçlarla sınırladım. "Unutma, parka gitmeden önce video kameradaki sorunun ne olduğunu bulacağına söz verdin!" diye bağırmak yerine Jamie kahvaltı masasından kalkarken "Kamera!" dedim.
· Sürekli olarak kendime işlerin benim programıma göre yapılması gerekmediğini anımsat; Oyuncak kaydırağı bodrumdan çıkarması için Jamie'nin başının etini yememek için kendimi zor tuttum, çünkü Eleanor'un onunla oynamaktan hoşlanacağına karar vermiştim bir kere ve işlerin hemen yapılmasını istiyordum. Ama o kadar da acil değildi.
· "Bu senin kendi iyiliğin için" türünden bir dırdıra başvurma; Jamie'yi asla şemsiyesini yanına alma, kahvaltı etme ya da diş doktoruna gitme konusunda sıkmadım. Her ne kadar bazı insanlar o tür dırdırların sevgi göstergesi olduğunu düşünse de, erişkin bir kişinin süveter giyip giymeyeceğine başkalarının müdahalesi olmadan karar verebileceğini düşünüyorum.
· İşleri kendin yap; Üzerimizde yeteri kadar nakit para olmasını garanti etmenin Jamie'nin sorumluluğu olduğunu neden ben buyuruyordum ki? Bu işi üzerime aldıktan sonra her zaman nakit paramız oldu, ben de daha çok mutlu oldum.
· Karşındakinin yaptığı işlere dikkat et ve beğendiğini belli et; Kuşkusuz, "farkında olmadan aşırı hak iddiası" sendromundan, daha çık bir ifadeyle kendi katkılarımızı ve yeteneklerimizi diğer insanlarınkine kıyasla farkında olmadan abartmamız olgusundan ötürü suçluydum. (Bu hepimizin kendimizi ortalamanın üzerinde gördüğümüz ve Garrison Keillor tarafından Lake Wobegon Yanılgısı olarak adlandırılan şeyle ilgilidir). Bir çalışma gurubundaki öğrencilerin takıma yaptıkları katkıların oranlandığı bir araştırmanın sonucunda çıkan toplam %139 olmuştu. Bu anlaşılmayacak bir şey değil, daha fazla farkındayızdır. Örneğin ben faturaları ödemek için harcadığım zamandan şikayetçiyim, ama Jamie'nin arabamız için harcadığı zamanı dikkate almıyorum.
GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder