Evin dağınıklığı enerjimi sürekli emen bir olaydı. Yapılan bir araştırma, dağınıklığı önlemenin ortalama bir evdeki işleri %40 oranında azaltacağını ileri sürüyor.
Ayrıca üzerimde yarım kalmış psişik işlerin dağınıklığının göze görünmeyen, ama daha da moral bozucu olan ağırlığı vardı.Düşündükçe kendimi bezgin ve suçlu hissetmeme neden olan uzun bir "İhmal Edilmiş İşler Listesi"ne sahiptim. Zihnimdeki döküntüyü temizlemem gerekiyordu.
Öncelikle görünür dağınıklığı halletmeye karar verdim.
Nasıl bir dağınıklık giderme sorunuyla karşı karşıya olduğumu anlamak için evi bir uçtan bir uca dolaştım. Bir kere gerçekten bakmaya başlayınca, farkında olmadan ne kadar ıvır zıvır biriktirmiş olduğuma ben bile şaşırdım. Evimiz aydınlık ve zevkliydi, ama üzeri bir süprüntü tabakasıyla örtülüydü.
Kaldırılması gereken şeyler, belli bir yeri olmayan şeyler, ne idüğü belirsiz şeyler... Hepsinin yerine kaldırılması gerekiyordu. Ya atılacak, ya da birilerine verilecekti.
Önümdeki işin büyüklüğünü düşünürken Onuncu Emir'ime başvurdum: "Yapılması gerekeni yap". Annem her zamanki soğukkanlı ve sakin tavrıyla bana sadece yapılması gerektiğini bildiğim şeyi yapmamı söyledi. Moral bulmak için onu aradığımda "O kadar da zor olmayacak" dedi rahatlatıcı bir tonda. "Bir liste hazırla, her gün bir parçasını yap ve hepsinden önemlisi sakin ol".
Dağınık Türleri;
1. Nostaljik Dağınıklık; Geçmişten beri sıkıca sarılıp bir türlü bırakamadığım nesneler. Zihnimin bir yerine yıllar önce vermiş olduğum "Televizyon Sektörünün Düzenlenmesi" başlıklı seminer için kullandığım malzemeleri içeren o devasa kutuyu artık tutmak zorunda olmadığımı not ettim.
2. Saklama Dağınıklığı; Benim için tamamen yararsız olsalar da genelde yararlı bulduğum için sakladığım nesneler. Çiçekçiden gelen 23 adet vazoyu neden saklıyordum ki?
3. Kelepir Dağınıklığı; Ucuzlukta olduğu için alınmış gereksiz nesneler.
4. Beleş Dağınıklığı; Hediyeler, başkalarının verdiği kullanılmış, ama bizim hiç kullanmadığımız eşyalar.
5. Koltuk Değneği Dağınıklığı; Kullandığım, ama kullanmamam gerektiğini bildiğim eşyalar. O korkunç (ve 10 yıl önce 2.el olarak alınmış) yeşil tişört, artık delinmiş ve kenarları aşınmış 8 yıllık iç çamaşırlarım. Bu tür dağınıklık annemi deli ediyordu. "Bunu neden giymek istersin ki?" diye sorardı.
6. Niyet Dağınıklığı; Sahip olduğum, ama kullanmaya sadece niyetlendiğim şeyler. Kullanmayı bir türlü becerip öğrenemediğim tutkal tabancası, düğünümüzden beri el sürmediğimiz bazı gizemli gümüş yemek takımı, apartman topuklu bej ayakkabılarım.
7. Eskimişler Dağınıklığı; Bir köşeye ve çekmeceye atılmış, kullanılmış eski eşyalar.
8. Müşteri Pişmanlığı Dağınıklığı; Yanlış alındığını kabul etmektense, layığıyla kullanılmış olduklarını düşünmek amacıyla yıllarca dolap köşesinde bekleyen eşyalar. Bez çanta veya pantolon.
Durum değerlendirmesi yaptıktan sonra doğrudan evdeki dağınıklığın kalbine hamle yaptım: Gardırobum. Fazladan asma çubuğu, saklama kutuları yerine; dağınıklık gidermem için kullanmam gereken tek bir gereç vardı: Çöp torbası. Bir torbayı atılacaklara, bir torbayı da verileceklere ayırıp işe giriştim.
1. Kimsenin giymemesi gereken eşyalar; Hoşçakal yoga pantolonları.
2. Giymeyeceğimi bildiğim eşyalar; Hoşçakal göbeğimi ancak örten gri süveter.
3. Giymediğim eşyalar; "Bunu giyerim" demem aslında onu hiç giymemiş olduğum anlamına geliyordu. "Bunu giydim!" ise onu 5 yıl içinde 2 defa üstüme geçirdim anlamına geliyordu. Hoşçakal...
4. Giymediğim ve giymeyeceğim eşyalar; "Bunu belki bir ara giyebilirim" ise hiç giymediğimi ve giymeyeceğimi gösteriyordu.
Sonra ayırma işlemi zorlaşmaya başladı. O kahverengi pantolonu seviyordum, ama onunla hangi ayakkabılarımın iyi gideceğini bilemiyordum. O elbiseyi seviyordum, ama onu giyebileceğim bir yer yoktu. Her eşyanın işe yarayacağı bir yer bulmak için kendimi zorladım ve bulamadıklarım çöpe gitti.
Gardırobu bitirdiğimde elimde giyecek dolu 4 torba vardı ve artık gardırobumun arka duvarını görebiliyordum. Kendimi yorgun hissetmiyordum; tam tersine, coşku içindeydim. Dolabı her açtığımda hatalarımla yüzleşmek yoktu artık! En sevdiğim önden düğmeli beyaz gömleğimi o mezbelik içinde gittikçe sinirlenerek aramakta!
Birkaç hafta boyunca gardırobuma alışmaya çalışırken bir ikilemin farkına vardım; Karşımda çok daha az elbise olsa da sanki giyecek daha fazla şeyim varmış gibi geliyordu bana, çünkü dolabımdaki her şey gerçekten giyeceğim şeylerdi. O kadar sıradan bir şeyin bana öylesine keyif vereceğini kim tahmin edebilirdi ki?
Dağınıklık gidermek için yeni stratejiler;
· "Atık alanlarına odaklan"; yemek masası, mutfak tezgahı gibi herkesin elindekiler bıraktığı yerler. Yatak odamızdaki sandalye: onu oturmak için hiç kullanmadık, üstüne sadece elbiselerimizi ve kitaplarımızı yığıyoruz.
· "Çöp daha fazla çöp çeker"; bir kere temizlediğinde olasılıkla temiz kalacaktır.
· "Yeni bir cihaz aldığında tüm kabloları, kullanım kitapçığını, herşeyini poşete koy ve etiketle"; böylece hem ne olduğu belirsiz bir yığın kabloyla uğraşmak zorunda kalmazsın, hem de cihazı atmaya karar verdiğinde onunla ilgili her şeyden de kurtulursun.
· "Bir sanal taşınma yapmayı dene"; evin içinde dolaş, "Eğer taşınıyor olsaydım bunu götürür müydüm, yoksa atar mıydım?" diye sor ve karar ver.
· "Bir şeyi sadece duygusal nedenlerden dolayı tutma": sadece hala kullanıyorsan sakla.
· "Hayatta insanı bir ilaç dolabını temizlemek kadar tatmin eden başka şey var mıdır?
· "Boş bir raf tut"; dolapta sadece bir rafı tamamen boş bırak.
Evin içinde dolandım ve ne kadar küçük olursa olsun hiçbir nesne gözümden kaçmadı. Çocukların topladığı parlak toplar, minik el fenerleri, küçük plastik hayvanlar beni deli ediyordu. Sekizinci Emir "Sorunu Belirle" idi. Kendime, "Tüm u oyuncaklarla ilgili sorun nedir?" diye sorduğumda yanıt belliydi; "Eliza ve Elenor bunları tutmak istiyor, ama yerimiz yok". Evraka! Sorunun çözümünü anında görüverdim. Ertesi gün bir dükkandan 5 tane kavanoz aldım ve tıktım. Dağınıklığın sonu!
evdeki termometreyi bir türlü bulamadığımdan yenisini alıp duruyordum, ama dağınıklık toplama işleminin sonunda 4 termometremiz olmuştu. Erginlik Sırrı: "Bir şeyi bulamıyorsan etrafı toparla".
Yaşamın küçük hazlarından biri de kullandıktan sonra bir eşyayı olması gerektiği yere koymaktır; ayakkabı boyasını vestiyerin ikinci rafına koymak bana hedefi on ikiden vuran bir okçunun duyduğu tatmin hissini veriyordu.
Bu arada evin sürekli olarak dağınıklığa düşmesini önlemekte bana yardımcı olacak birkaç "Günlük Kural" da keşfettim.
Günlük Kurallar;
1. Bir Dakika Kuralı; "Bugünün işini yarına bırakma" diyen Dördüncü Emir'e uyarak, bir dakikadan kısa sürede yapılabilecek hiçbir işi ertelemedim. Şemsiyemi yerine kaldırdım, bir belgeyi dosyaladım, gazeteleri geri dönüşüm kutusuna koydum, dolabın kapağını kapattım. Bu işler sadece bir kaç dakikamı aldı, ama toplam etkileri yarattığı hazlar nedeniyle daha uzun sürdü.
2. Gece Toparlanması Kuralı; Yatmadan önce 10 dakikayı basit toparlanma işlerine ayır. Bu toparlanma sabahlarımızı daha sakin, huzurlu ve zevkli bir hale getirdi, ek bir yarar olarak da uykuya dalmamı kolaylaştırdı.
Kapalı kapılar ardındaki ve dolaplardaki dağınıklık azalmaya başlayınca görünen dağınıklığa saldırdım. Örneğin çok fazla dergiye aboneydik hepsini derli toplu tutamıyorduk. Bir çekmeceyi boşaltıp bu konuya ayırdım. Mantar bir duvar panosunda tuttuğum davetiyeleri, okul haberlerini ve ıvır zıvırların hepsini indirip "Yaklaşan Olaylar ve Davetler" diye etiketlediğim dosyaya kaldırdım.
GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT
Yaptım dün 1 saat içinde büyük bir çöp poşeti kıyafet ve 2 poşet te ıvır zıvır attım.
YanıtlaSilve hafifledim...