Napoli'nin İtalya'nın güneyinde yer alması ve Sicilya bölgesine yakınlığı sebepleriyle hep aklımda mafya bölgesi olarak kalmış... İnanılmaz güzellikteki Amalfi Kıyılarına ve Capri Adası'na yakın olması, ayrıca Dünya Miras Listesindeki Pompei Antik Kenti'nin de bu şehirde olması sebepleriyle gitmeye karar verdim.
Kısaca resimlerle NAPOLİ...
"Napoli'yi gördükten sonra ölmek" diye bir söz vadır ve bu söz hem iyi hem kötü yorumlara açıktır. İtalya'nın üçüncü en büyük şehrinin tehlikeli bölgeleri vardır ve Camorra (Napoli mafyası) da burada bulunmaktadır. Güney İtalya'daki en büyük ve en zengin kentlerden biridir ama kentin görünümü daha çok gecekondu semtlerine benzer. Napoli Körfezi'ne bakan şehrin arkasında Avrupa'daki tek faal yanardağ olan Vezüv Dağı bulunmaktadır. Tarihi şehir merkezi 1995'de UNESCO Dünya Kültür Mirası ilan edilmiştir.
Şehrin şüpheli ünü nedeniyle buraya gelmesi gerekenden çok daha az sayıda ziyaretçi uğramaktadır. Bunun tek sorumlusu çıldırtıcı trafik de olabilir! Oysa burada bulunan güzel eserlerden de görülebileceği üzere şehrin çok uzun bir tarihi vardır. Hareketli tarihi şehir merkezi tam bir İtalyan karakteri gösterir. Kaldırımsız, tabelasız, trafik lambasız ve park etme yasağının da olmadığı dar, ortaçağdan kalma sokaklar, sokaklara kurulan pazarlar, gürültücü işportacılar, evlerden sarkan yıkanmış çamaşırlar her an görülebilen manzaralardandır. Ama her nasılsa tüm bunlara rağmen şehir tuhaf bir şekilde işlemektedir.
Çok sayıda tarihi yapı ve yarım düzine kale bulunmaktadır. Burbon Sarayı, Reggia di Capodimonte (günümüzde müze) şehre hakim konumdadır ve körfezin muhteşem manzarasını izlemek için idealdir. 12. yüzyıldan kalma Castel dell'Ovo ise haşin görünüşlü bir yapı olarak körfezin kıyısında ziyaretçilerini beklemektedir. Santa Chiara, San Lorenzo Maggiore, Gesu Nuovo gibi kiliseler de görülmeye değer. Milli Arkeoloji Müzesi ve eski bir manastırda bulunan San Martino Müzesi de görülebilir. Tarihi şehir merkezindeki trafiğe kapalı Via Toledo, yeni şehir merkezine doğru uzanır. Hareketli restorasyon programına rağmen şehrin pejmürde görünüşlü kısmı pek uzakta sayılmaz.
Tüm zıtlıklara ve çelişkilere rağmen bu olağanüstü şehri özetlemek çok kolaydır. Ziyaretçiler ya Napoli'ye aşık olur ya da ilk görüşte nefret ederler.
NÜFUS: 984.000 (2005)
NE ZAMAN GİDİLMELİDİR: Ilıman kış ayları mı, sıcak yaz ayları mı? Siz karar verin (Roma imparatorları yaz aylarını tercih ediyorlardır).
KAÇIRILMAMASI GEREKENLER:
- Altında uzanan Roma sokağıyla San Lorenzo Kilisesi.
- Kuzeydeki San Gennaro yeraltı mezarları ve Via del Tribunali'den ulaşılan eski Grekoromen rezervuar sistemi.
- M.S. 79'da Vezüv'ün patlamasıyla lavlar altında kalan Roma şehirleri Pompeii ve Herculaneum.
- Dükkanları, kafeleri ve barlarıyla klasik Victoria dönemi cam çatılı alışveriş merkezi Umberto Galerisi.
- Tarihi şehir merkezindeki San Gregorio Armeno'da geleneksel sanatçıların atölyeleri.
- Freskleri, erken dönem manastırları ve çeşmesiyle Napoli Barok mimarisinin en iyi örneklerinden St. Gregory Kilisesi.
BİLİNMESİ GEREKENLER: Napoli dünya mutfağına çok önemli bir katkıda bulunmuştur. Pizza ilk olarak burada yapılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder